9 Ocak 2017 Pazartesi

Değişmeyen Anlar

Hayatımız için söylenen en doğru söz "Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir." Hayatımızda sürekli olarak bir şeyler değişiyor ve biz bunları hiç yadırgamadan, sanki zaten hep öyleymiş gibi kabul ediyoruz. Alışıyoruz, hızlı ve de değişimsiz olarak.

Ama hiç değişmeyen şeyler de var sözler mesela " Ana baba gibi yar olmaz" gibi. Dünyanın ilk kurulduğu andan beri her şey değişmiş fakat bu söz tazeliğini hep korumuştur. Koruyacaktır da. Uzaya da çıksan, gidip Mars'a da yerleşsen bu söz tazeliğini yitirmeyecek.

Evlat için de aynı duygular geçerli hatta kesinlikle daha baskın.

Aşk dünya kurulduğundan bu yana olan ve doyulması imkansız şahane duygu, hiçbir çağda bitmemiş ve dahaki hiçbir çağda bitmeyecek.

Sonra insanın kendisi ile ilgili olan şeyler var. Mesela herkesin herkesten sakladığı bir sırrı mutlaka vardır. En geveze, ağzı lafsız duramayan insanın bile söylememek için direndiği bir sırrı mutlaka vardır.

Bir şarkı misal hep durur kalbinin derinliklerinde. Tamamı ile kendisini anlatan bir şarkı bulur insan, toncasını dinlese de hep ona sığınır. "Sen de bi' bıkmadın şu şarkıdan" derler belki ama sen vazgeçmezsin defalarca kere aynı lezzetle dinlemekten. Misal benimkisi Kazım Koyuncu'dan İşte Gidiyorum. Sanki oturup benim için yazılmış, sanki sadece bana özel, sanki bu şarkıda benim hissettiklerimi başka hiç kimse hissedemezmiş gibi, öylesine bana ait, öylesine içim.

İşte Gidiyorum

Çok etkilendiği bir kitap mutlaka vardır. Ağzını "Vay be" der gibi yaparak okuduğu, büyük keyif aldığı ve defalarca okuyabileceği.

Bir film, hıçkıra hıçkıra ağlatan seni, ya da kahkahalar dolusu güldüren, yahut korkudan uykularını kaçıran ama izlemekten bıkmayacağın bir film.

Sonra hayaller mutlaka tazeliğini korur. Çağlar çağlar geçse de insan hayal kurmaktan vazgeçmez. Hiç hayali olmadığı düşünülen insanın bile " Ulan bi' şöyle olsa şunu yaparım." , diye cümleye başladığı sadece maddiyata dayalı da olsa hayali vardır.

Dilekler hiç değişmez mesela " Sağlık, huzur, mutluluk, bereket" hep, herkes için, her özel günde dilenir.

Umuttan hiç vazgeçilmez. Geçilmemelidir de. En çıkılmaz durumlarda en inançsız insan bile bir cümleye bağlar bütün durumu " Dur bakalım, Allah büyük!".

İnsan olarak doyumsuz olsak da aslında sınırlarımız keskindir. Eski iyidir, değişmek yenilenmek güzel olsa da aynı kalan şeyler de keyiflidir. Sıkı sıkı sarılacağımız özlerimizin olması güvende hissettirir.

En azından beni ;)

Sevgilerle.


2 Ocak 2017 Pazartesi

Güzel bir sayfa

Güzel bir söz var sayın okur " 365 sayfalık bir defter var elinde, şimdi iyi bir yazar ol ve pişman olma". Bence tam olarak bu yapılması gereken. Her birey kendi defterini bitirdiğinde, mutlu olunacak şeyler yazarsa iyi bir yıl geçmiş olur. 

Maalesef ki bu yıl yaşadığımız en zor yıllardan biriydi. Bombalar, şehitler, patlamalar, darbe girişimi, göçler, göçemeyenler, kendi ülkende yabancı gibi hissetmen, korkman. Hepsi birleştiğinde ve hepsini art arda anlattığımızda sanki hiç güzel bir olay yaşanmamış ve biz hiç gülmemişiz gibi bir algı oluşur.  Ama mutlaka ki toplu toplu yaşadığımız acıların yanında teker teker güzel anılarımız olmuştur. Evlenenler oldu mesela, çocuğu okula başlayanlar, ev alanlar, doğum yapanlar, üniversiteyi kazanlar, mezun olanlar. Bir beklenti içinde olanlar beklediklerine kavuştuğunda içimizi de dışımızı da kaplayan güzel anılarımız oldu tabii. 

Mesela benim oğlum okula başladı, ben de onunla beraber öğrenmeye başladım. Onun o okumaya çalışırken ki ağzını şekilden şekle sokması, okuduktan sonra derin nefes vermesi ve buna şahit olmak şahane. Derin bir futbol tutkunu olan çocuğumun kalecisi olmak. Ben bir kadınım diye kendisinin benimle voleybol oynama çabası. Sebebi benim de gönlümün olması. Pahabiçilemez. Sonra çok sevdiği kekin malzemelerini ezberlemiş olması. Okul anılarını anlatması. Onunla çizgi film izlemek, resim yapmak. Müthiş derecede kötü bir resim yeteneğimin olmasını onu güldürmek için kötüleştirdiğimi sanması. Boyama yapmak. Uykusu gelince gelip kucağıma kıvrılması. Dünya üzerindeki hiçbir şey ile karşılaştırılamayacak kadar kıymetli. İnsanı uyurken bile tebessüm ettirecek başka bir varlık yok. Ne kadar fazla zaman geçirirsem geçireyim, eksik hissediyorum kendimi zaman zaman, sonra bu anların neredeyse hepsinin güzel geçtiğini düşününce şükrediyorum. 

Kendime gelecek olursak, bu yıl kazandıklarım: 
Çok geç yaşta kitap okumaya başlayan biri olarak bu yıl sınırlarım dahilinde ruhumu doyuracak kadar kitap okuyabilmiş olmak,
Hiçbir işi yarım bırakmamak yahut yarım bırakacağımı bildiğim işi elime almamak,
Hala olarak dünyanın en tatlı Lokumuna sahip olmak,
Daha fazla hal hatır sormak, insanlar ile daha sıcak ilişkiler kurmak,
Hayallerimin peşinden koşmuş olmak, 
Mutlu olmak için değil huzurlu olmak için bir şeyler yapmak ve büyük kazanç sağlamak(Çünkü huzurun yerindeyse mutlu olmak olası),
Üretken olmaktan mutluluk duymak ama yorulmak,
Farkındalığımı arttırmış, iç dünyamı genişletmiş ve içimi büyütmüş olmak,
İçime uzun bir yolculuk yapmış olmak, orada güzel şeyler bulmak ve onları gün yüzüne çıkarmak,
Suskunlaşmak, 

Bu yıl için beklentim, bu yapmış olduklarımı geliştirmek, daha fazla kitap okumak, daha fazla sevmek, kendimi değil ruhumu beslemek, çocuğumla daha fazla oynamak, daha fazla vakit geçirmek
onu daha fazla koklamak, bolca dua etmek, bolca şükretmek, bolca kıymet bilmek.

Defterimi güzel doldurmak istiyorum, pişman olmamak için sizler de defterinizi bolca güzel anıyla doldurun.


Sevgilerle, iyi yıllar...